4 Ocak 2016 Pazartesi

TAY YETİŞMESİ

                               TAY  YETİŞTİRİLMESİ                                                                                                                  

  
TAY YETİŞTİRİLMESİ VE EĞİTİMİ
Tayların ileride iyi bir yarış atı olması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi ve gereken özenin gösterilmesi gerekir.
1-    Tayların çok iyi beslenmesi ve bakılması.
2-    Taylarm iyi eğitilmesi ve idmanı.
3-    Tayların sevgi ve güven ortamı içinde, sitrese maruz bırakılmadan huzurlu olarak yetiştirilmesi.
1- Tayın tam büyüyerek ergin bir at haline gelme­si durumunda büyümesinin takriben yarısı, bir yaşına kadar ki olan  büyümedir. Bu nedenle tayın 1 yaşma kadar ki büyümesi çok önemli olup, tayı bir yaşına kadar çok iyi beslemek gerekir. Ve tay olabildiğince bol beslen­melidir. Taylar doğar doğmaz taylara Colastrum(Ağız sütü) bol bol verilmelidir. Ağız sütü tayın hastalıklara karşı direncini artırır ve sindirim sisteminin iyi çalışmasını sağlar. Bu nedenle ağız sütü bol bol ve muhakkak taya verilmelidir. Şayet yeni doğan tayda peklik(kabızlık) var ise taya Costor yağı verilir veya makattan lavman yapılır. Yine taylarda, solunum yolu enfeksiyonlarına karşı tayların solunum yollarında dikkatle ve özenle dezenfektasyon yapılmalıdır. Sütte genellikle vitaminlerin yete­ri kadar olmaması nedeni ile taylarda gerek sütüne karış­tırıp ağız yoluyla gerekse enjeksiyon yolu ile taya vi­tamin takviyesi yapılmalıdır. Ayrıca taylara hastalıklara karşı direnç sağlanması açısından  kısrak sütü sağı­lır ve peynir mayası ile kazainleştirilerek peynir elde edilir ve bu peynir çizilerek suyu alınır. Daha sonra bu suyun içine çok az miktarda gereği kadar rivanol, % 1 kö­mür tozu, % 5 antibiyotik katılarak bir preperat hazırla­nır. Tay doğduktan sonra taya 2 cm3 bu preperat'tan enjekte edildiği takdirde tay septisemiye yakalanmaz. Taylara


lara bol bol süt verilmesi gerekir. Ancak kısrağın sütü az ise kısrağa bol çayır ve daneli yem verilmesi gerekir. Şayet kısrağın sütü fazla yağlı ise taylarda sindirim bozuklukları görülebilir. Bu takdirde kısrağın sütünün yağının alınarak taya verilmesi gerekir. Eğer her ihtimama karşın kısrağın sütü yetmiyorsa bu takdirde taya yağsız ve sulandırılmış içine şeker katılmış inek sütü verilir. Taylar ota, çayıra ve bilhassa daneli yemleri yemesine erken alıştırılmalıdır. Bu şekilde tayın büyümesi hızlandırılmış olunur. Bilhassa öğütülmüş yulaf veya yulaf kırması ve aynı zamanda buğday kepeği, yeme yeni başlayan taylar için en iyi yem maddeleridir. Şayet bu besin maddeleri mevcut değilse bu takdirde dört kısım öğütülmüş mısır, bir kısım keten küspesi.ve üç kısım kepekten teşekkül ettirilecek yem rasyonu da taylar için.çok iyi bir yem rasyonudur. Aylıca yeme başlıyan. taya yonca otu ve bol temiz su da verilmelidir. Bir tayın sütten kesilebilmesi için tayın.en az 1 kg. ile 1,5 kg kesif yem (ot ha­rici daneli veya öğütülmüş yem ve kepek), yiyebilecek du­ruma gelmiş olması gerekmektedir. Şayet tay ishal olmuş ise tayın ve anasının yemi hemen azaltılarak bir veteriner denetimine bırakılır. Yine çayır varsa muhakkak tay annesi ile çayıra çıkarılmalı fakat kesinlikle dane ve kesif yeme alıştırılmaya devam etmeli ve önem verilmelidir.Bu arada yem rasyonuna yeterli miktarda tuz kat­mayı ihmal etmemelidir. Ayrıca tayların yemi, gerekli ve yeteri kadar mineral ve vitaminler ile desteklenmelidir. Taylar genellikle 6 aylıkken memeden kesilmelidir. Tay­lar memeden kesildikten sonra tayları kondisyonlu, besi­li ve sağlıklı tutabilmek için bol miktarda proteinli, vitaminli, mineralli ve bilhassa; kalsiyum ve fosfor yö­nünden zengin yemlerle taylar beslenmelidir. Yine tay­lar yazın yeşil çayır ve yonca ile beslenmeye gayret edilmeli ve bilhassa zayıf olmayan olgun çayır ve yonca otu büyümeyi ve kemik teşekkülatını kuvvetlendirir. Kışın


taylar için kuru yonca, ve çayır otu çok önemlidir. Hiç değilse günde en az bir öğün muhakkak verilmelidir. Eğer bu ottan fazla yoksa bu takdirde taya kurutulmuş mısır ve sorgum sapı veya mısır ve sorgum silajı verilebilir. Genellikle taylara kaba yem olarak yonca veriliyorsa, bu taktirde taya kesif yem olarak en uygun yem yulaf olup, yulaf kesif yem olarak bol proteinli özelliği ile tek başına yeterlidir. Yulaf, az olduğu takdirde ve daha iyi netice alınmak istendiği takdirde aşağıdaki yem rasyonları kullanılır.
1.Formül
Yulaf                               1 kısım
Mısır veya
Arpa                                 1 kısım
2.Formül
Yulaf                               3-4 kısım
Kepek             1 kısım
3.Formül     
Mısır                               3 kısım
Kepek                             1 kısım
4.Formül
Mısır                               2 kısım

I
Yulaf                               2 kısım
Kepek                               1 kısım
Eğer yonca yoksa ve yerine kaba yem olarak çayır otu veya düşük proteinli kaba yem, taya verilirse bu takdirde bol proteinli karma yem kullanılmalıdır.
1.Formül
Yulaf                          3 kısım
Mısır                          3 kısıra
Kepek   ,                      3 kısım
Keten küspesi               1 kısım



2.Formül
Mısır                                3 kısun
Kepek                                3 kısım
Keten küspesi       1 kısım
Keten küspesi yerine yer fıstığı küspesi, soya fasulyesi küspesi,...vb. verilebilir.
      2- Tayların iyi eğitilmesi ve idmanı :
      Tayların eğitimi geciktirilmemelidir, ve zamanın­da yapılmalıdır. Eğer tayın eğitimi geciktirilir ve bü­yüyüp at olduğu zaman eğitiminin yapılmasına çalışılır ise eğitim çok zorlaşır. Bu nedenle tayın eğitimi tayın eğitilemeyecek kadar büyümesine fırsat vermeden zamanın­da yapılmalıdır. Hatta tayın eğitimine tay doğar doğmaz başlanmalıdır. Erken eğitimle tayların hem eğitime ve insanlara kolay alışması sağlanır. Ve hem de tayın başarılı bir yarış atı olabilmesi için ilk adım atılır. İlk olarak tayın eğitimine tayın insanlara alıştırılması ile başlanır. Çeşitli yöntemler ile taylar insanlara alıştırılır. Meselâ taya şeker verilir ve taya sevgi gösteri­lir. Bu şekilde tayın insana alıştırılması öyle bir dü­zeye çıkartılmalıdır ki, adeta taylar insanlara tutkun ve aşık olmalıdır. Bu durum sağlandıktan sonra tayların eği­timi çok kolaylaşır. Genel olarak tay eğitiminde, taylar eğitilirken hem sevgi gösterilir, hem de aşırı hareket­lerine müsaade edilmeyerek ve şımartılmayarak disiplinli olmaları sağlanır. Daha sonra tayların küçüklükten itiba­ren dikkatli olmasının,emirlere itaat etmesinin, ahırda düzgün durmasının ve ahır şartlarına uymasının eğitimleri yapılır. Küçükten eğitilen tay büyüdüğünde kuzu gibi olur ve hem yarış hayatı esnasında hiç bir problem çıkarmaz ve dolayısı ile atın bakımı ekonomik ve daha kolay olur. Hem de at sakin olduğu ve emirlere itaat ettiği, için ba­şarılı bir yarış atı olur. Ve kabiliyeti ölçüsünde bütün yarış gücünü ortaya koyar. Taylara memeden kesilinceye

kadar verilen eğitimler yukarıda izah edildiği şekilde;
1-   Tayın eğitiminin geciktirilmeden hemen başlanılması.
2-   Tayın insana alıştırılması.
3-   Tayın disiplinli olmasının sağlanması.
4-   Tayın emirlere itaat etmesinin başlatılması.
5-   Tayın ahırda düzgün durmasının ve ahır şartla­rına uymasının sağlanması.
6-   Annesi ve diğer taylı kısraklar arasında iyi bir oyun ve hareket ortamının sağlanması ve aynı zaman­da emniyetli bir ortam içinde tayın yaşamasının sağlan­ması.
Taylar memeden kesildikten sonra erkek taylar ayrı bir padokta dişi taylar ise ayrı bir padokta muhafaza edilmelidir. Taylar memeden kesildikten sonra şu hususla­ra dikkatedilir;
1-     Tayların akranları ile geniş padoklar içinde serbestçe hareket etmeleri ve serbestçe koşup akranları ile oyun oynamaya teşvik edilmesi.
2-     Tayların tay topluluğu içindeki durumlarının devamlı gözetilerek akranları içindeki dengesizlikleri veya tayların akranları arasındaki ezilmelerinin önlenmesi, gerekiyorsa geç doğumlu zayıf kalmış tayların ayrılarak ayrı bir gurubun teşkil edilmesi.
3-    Tayların bireysel eğitimine önem vererek tayın altı aylıktan itibaren sürekli Lonj yaptırılarak tayın eğitimine devam edilmesi. Tayların eğitiminde Lonj yaptırmanın çok büyük önemi vardır. Lonj yaptırmakla;

a)         Tay ile insan arasında yakından diyalog kurulması sağlanır.
b)      Tay'a itaat etmesi daha iyi öğretilir ve böylece taya eğitim verilmesi sağlanır.




c)       Taya yürüyüş  şekilleri öğretilir, bilhassa galopları geliştirilir.    
d)      Tay'a usulüne göre jimnastik yaptırılarak ta­yın atletik olması sağlanır.   (Mesela taya küçük manialar atlatılması,vb.gibi)
4- Kulvar çalışmalarının yapılması (kulvar: yan ta­rafları bariyerler ile kaplı yaklaşık 30 metre çaplı dai­re veya elips  şeklindeki pisttir.)
Kulvar çalışmaları ile;
a)       Tayın daha  serbest olması ve daha atletik  ol­ması sağlanır.
b)         Tayın  sözlü komutlara itaat etmesi  gibi yüksek derecede  eğitim kazanması sağlanır.   (Bu tarzda çalışma ile  taya yaklaşık  50  adet kelimelik komut öğretilebilir. Dur, çekil, gel, git, atla, tırıs, galop, v.b.gibi)   Hatta bazı uzmanlarca  atlara 200  kelimeye kadar  komut öğreti­lebileceği  ifade  edilmektedir.  Eski Türkler atları  ile adeta konuşurlardı.   Hücum, gel,koştur,geri,göğüsle  gibi komutlar ile  atlarını  kumanda ederler ve  atlarına  savaş­mayı  öğretirlerdi.   Atları  da sahipleri ile birlikte   cansiperane  savaşırlardı.   Türklerin ata hakim, olma,   atı  ku­manda etmelerindeki  ince nokta Türkler'in  atlarını bir hayvan olarak değil de bir dost bir yoldaş olarak görme­lerinden ileri  geliyordu.
Aslında milli bir tay komut ve eğitim lügatinin teşkil edilmesi Türkiye  çapında at eğitiminde standardlaşmayı getireceğinden,yarışlardaki başarılar daha da ar­tacaktır. Velhasıl tay ve at eğitimi kolay değildir.  At­tan  gerekli verimin alınabilmesi ve atın başarılı bir yarış atı olabilmesi  için atla sürekli ilgilenip  çok ça­lışmak gerekir.   Bu nedenle atçılık çok zor mesleklerden biridir. .



Taya yaptırılan Lonj ve kulvar çalışmaları ile tayların ilk idmanlarına başlanmış olunur. Tay idmanlarında şu hususlara önem vermek gerekir;
1-      Yarış atlarında kalp ve ciğer kapasiteleri çok önemli olduğundan ve bu özelliklerde daha çok tay iken geliştirildiğinden taylarda erobik çalışmalar çok önemlidir. Bu nedenle taylarda, tayları aşırı yormadan dinlendire, dinlendire tayın kapasitesine göre yapılan uzun ve hafif kenterler tay idmanında önem kazanır.
2-    Taya yeteri kadar tırıs yaptırılarak, tayın ayak bacak ve bileklerinin gelişmesi sağlanır.
3-      Tayın atletik ve süratli olmasının sağlanması için taylara jimnastik (küçük atlamalar) ve hafif sürat idmanlarının yapılması sağlanır.
4-    Taylara katiyetle ağır idmanlar ve dayanıklı­lık idmanları yaptırılmaz. Bu tarz idmanlar, ancak tayla yarış koşmaya başladıktan sonra yaptırılır.
          3- Tayların Sevgi ve Güven Ortamı içinde, Sitrese maruz bırakılmadan huzurlu olarak yetiştirilmesi :
Tayların gelişmesinde en az gıda ve idman kadar önemli bir husus vardır ki bu da "sevgidir." Sevgisiz ve güvensiz ortamda bulunan taylar, ne kadar iyi bakarsanız bakın, ne kadar iyi idman ederseniz edin kesinlikle gelişemez. Bu nedenle taylara yeteri kadar sevgi gösteril­meli ve psikolojik yapılarına dikkat etmek gerekir. Bu konu ile ilgili olarak şu hususlara dikkat edilir :
1-       Tay'lara anneleri, ile birlikte huzurlu bir ortam sağlanması,
2-       Tay'lara kısrak ve tay topluluğu içinde uyumlu emniyetli, ve rahat hareket imkanının sağlanması,
3-       Tay ve annesine geniş ve yeteri kadar hareket imkanının sağlandığı bir ortamın sağlanması,



4- Taylara insanlar (bakıcılar) tarafından bol
 sevgi gösterilmesi ve tayların insanları, adeta anneleri
kadar sevmesinin sağlanması,
5-    Tayları memeden keserken çok dikkat edilmesi ve tay'ların sitreslerinin (gerginliklerinin) giderilme­si,
6-    Tay'ların memeden kesilmesinden sonra taylara daha çok sevgi ve ihtimamın gösterilmesi ve bakıcıların tayın ebeveyninin yerini alması,
7-   Memeden kesildikten sonraki yapılan eğitim ve idmanlarda tayı zorlamadan, sevgiye ön plânda yer verilmesi,
hususlarına dikkat edilmelidir.
Tay yetiştirilmesinde en önemli hususlardan biri de tayın memeden kesilmesi olayıdır. 1983 yılında Jokey Kulübü'nün pansiyon harasını ziyaret etmiştim. O zaman­lar hara müdürü olan Sayın Seyfettin Giray bana büyük misafirperverlik örneği göstermişti.  Sayın Seyfettin Giray' la atçılık, ile ilgili sohbet yaptık. Zaten biz atçılar bir araya geldiğimiz zaman hemen arkadaş olup, saat­lerce at hakkında konuşuruz. İki atçı Dünyanın neresin­den olursa olsun hemen anlaşır. Atçılık enternasyonal bir lisandır.Daha sonra Sayın Seyfettin Giray bana harayı te­ferruatlı olarak gezdirdi. Gittiğim tarihlerde taylar annelerinden daha yeni ayrılmış ve her biri ayrı ayrı müstakil boks'lara (Ahırlara) konulmuştu. Taylar çok üzgün ve huzursuz adeta yıkılmışlardı. Büyük bir sitres içinde oldukları her hallerinden belli idi. Sayın Seyfet­tin Giray'ın ifadesine göre bazı taylar annelerinden ay­rıldıklarında boksları içinde kendilerini yerden yere atıyorlar ve duvarlara tırmanıyorlarmış. Daha sonra aygır­ları gezdik. O tarihlerde pansiyon harada ki aygırlar şun­lardı; Kamalpour, Karoo, Ay Tudor, Kılıçarslan, Running Mill, Gap of Dunloe, Bora Bora, Afayoon, Nurcivan ve Tünkut.


Bu arada Sayın Seyfettin Giray bana Tünkut ile ilgili enteresan bir olayı göstereceğini söyledi. Ünlü aygır ve yarış atı Tünkut ile, yine Türkiye'nin yetiştirdiği ünlü aygır ve yarış atı Nurcivan o sıralarda boksları (ahırları) karşı karşıya idi sayın Seyfettin Giray gidip Nurcivan’ı sevdiği zaman Tünkut yerinde tepiniyor, kıza­rak kişniyor ve Nurcivan’ı kıskanıyordu. Bunun üzerine gelip Tünkut'u sevdiğinde Tünkut karşıllık veriyor. Sevgi ve sevinç gösterileri yapıyordu.
Ben tayların memeden kesilmesi ile ilgili bir ya­zı okumuştum. Sayın Ziya Kütev'in yazmış olduğu "Hayvancılık Temel Besicilik ve Beslenme" isimli kitabın 212.sayfasındaki "Memeden Kesme" isimli bölümde aynen şöyle bir cümle geçmektedir. "Memeden kesilen tay anasından ayrılır ve bir daha hiç bir araya getirilmez, birbirini böylece unuturlar." Ancak kitabı biraz daha irdeleyince bu cüm­lenin iş atları için geçerli olabileceği kanısına vardım. Benim kanaatıma göre bahse konu cümlede'ki fikri yarış atları için uygulamak iyi netice vermez. Şöyle ki; Kıs­raklar taylarını doğurduktan ve kendilerini toparladıktan sonra işe gönderilmektedir. Kısraklar kuşluk ve ikindi vakti ahıra getirilerek yavruları emzirilmektedir. Bu ne­denle hem toplu halde kalan bu taylar ve hem de doğumdan itibaren bu duruma alışan bu taylar aniden memeden kesil­me anında hiç bir zaman zarar görmemekte ve duruma kolay­ca alışmaktadırlar. Yalnız burda dikkat edilecek husus şudur : Kısrağın sütü henüz kesilmediği, için kısrağın yeminin biraz kısılması ve sütün kesilmesi sağlanır. Şa­yet bu önleme rağmen kısrağın sütü kesilmiyor ise, kıs­rağın sütü süt kesilene kadar bir kaç gün sağılarak kıs­rak rahatlatılır. Yarış atlarında ise bu durum böyle de­ğildir. Çünkü safkan kısraklar sadece yetiştiricilik için yetiştirilir ve iş yaptırılmazlar. Bu nedenle anne ile tay sürekli yan yanadır. İşte bu nedenle bu tayı aniden annesinden ayıracak olursanız, tay şoka girebilir. Ve

ani biyo-elektrik şok ile tayın beyin hücreleri tahrip olabilir.  Ve tayda telafisi mümkün olmayan hasarlar ve sinirlilik halleri olabilir.  Ve tay gerekli performansı göstermiyebilir. Bu nedenle  tayı memeden ayırmadan önce bakıcıların tayı kendilerine alıştırarak bağlamaları ve annesine  olan ilgilerini  azaltmaları veya taylar  annele­rinden ayrıldığında toplu olarak bir  arada bulunmaları sağlanmalı,   veya bokslara tek,   tek konulacaksa karşılıklı bokslara konularak birbirlerini görmeleri  sağlanmalı veya başka yöntemler denenmelidir.



Şunu unutmamak gerekirki bir tayın orjini ne kadar  iyi olursa  olsun şayet bilimsel kurallara göre tayın bakımı,   idmanı ve eğitimi iyi yapılmazsa ve yine bu yolda çok  çalışılmazsa hiçbir  zaman şampiyon  tay yaratılamaz.
 7:54
TAY YETİŞTİRİLMESİ VE EĞİTİMİ
Tayların ileride iyi bir yarış atı olması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi ve gereken özenin gösterilmesi gerekir.
1-    Tayların çok iyi beslenmesi ve bakılması.
2-    Taylarm iyi eğitilmesi ve idmanı.
3-    Tayların sevgi ve güven ortamı içinde, sitrese maruz bırakılmadan huzurlu olarak yetiştirilmesi.
1- Tayın tam büyüyerek ergin bir at haline gelme­si durumunda büyümesinin takriben yarısı, bir yaşına kadar ki olan  büyümedir. Bu nedenle tayın 1 yaşma kadar ki büyümesi çok önemli olup, tayı bir yaşına kadar çok iyi beslemek gerekir. Ve tay olabildiğince bol beslen­melidir. Taylar doğar doğmaz taylara Colastrum(Ağız sütü) bol bol verilmelidir. Ağız sütü tayın hastalıklara karşı direncini artırır ve sindirim sisteminin iyi çalışmasını sağlar. Bu nedenle ağız sütü bol bol ve muhakkak taya verilmelidir. Şayet yeni doğan tayda peklik(kabızlık) var ise taya Costor yağı verilir veya makattan lavman yapılır. Yine taylarda, solunum yolu enfeksiyonlarına karşı tayların solunum yollarında dikkatle ve özenle dezenfektasyon yapılmalıdır. Sütte genellikle vitaminlerin yete­ri kadar olmaması nedeni ile taylarda gerek sütüne karış­tırıp ağız yoluyla gerekse enjeksiyon yolu ile taya vi­tamin takviyesi yapılmalıdır. Ayrıca taylara hastalıklara karşı direnç sağlanması açısından  kısrak sütü sağı­lır ve peynir mayası ile kazainleştirilerek peynir elde edilir ve bu peynir çizilerek suyu alınır. Daha sonra bu suyun içine çok az miktarda gereği kadar rivanol, % 1 kö­mür tozu, % 5 antibiyotik katılarak bir preperat hazırla­nır. Tay doğduktan sonra taya 2 cm3 bu preperat'tan enjekte edildiği takdirde tay septisemiye yakalanmaz. Taylara


lara bol bol süt verilmesi gerekir. Ancak kısrağın sütü az ise kısrağa bol çayır ve daneli yem verilmesi gerekir. Şayet kısrağın sütü fazla yağlı ise taylarda sindirim bozuklukları görülebilir. Bu takdirde kısrağın sütünün yağının alınarak taya verilmesi gerekir. Eğer her ihtimama karşın kısrağın sütü yetmiyorsa bu takdirde taya yağsız ve sulandırılmış içine şeker katılmış inek sütü verilir. Taylar ota, çayıra ve bilhassa daneli yemleri yemesine erken alıştırılmalıdır. Bu şekilde tayın büyümesi hızlandırılmış olunur. Bilhassa öğütülmüş yulaf veya yulaf kırması ve aynı zamanda buğday kepeği, yeme yeni başlayan taylar için en iyi yem maddeleridir. Şayet bu besin maddeleri mevcut değilse bu takdirde dört kısım öğütülmüş mısır, bir kısım keten küspesi.ve üç kısım kepekten teşekkül ettirilecek yem rasyonu da taylar için.çok iyi bir yem rasyonudur. Aylıca yeme başlıyan. taya yonca otu ve bol temiz su da verilmelidir. Bir tayın sütten kesilebilmesi için tayın.en az 1 kg. ile 1,5 kg kesif yem (ot ha­rici daneli veya öğütülmüş yem ve kepek), yiyebilecek du­ruma gelmiş olması gerekmektedir. Şayet tay ishal olmuş ise tayın ve anasının yemi hemen azaltılarak bir veteriner denetimine bırakılır. Yine çayır varsa muhakkak tay annesi ile çayıra çıkarılmalı fakat kesinlikle dane ve kesif yeme alıştırılmaya devam etmeli ve önem verilmelidir.Bu arada yem rasyonuna yeterli miktarda tuz kat­mayı ihmal etmemelidir. Ayrıca tayların yemi, gerekli ve yeteri kadar mineral ve vitaminler ile desteklenmelidir. Taylar genellikle 6 aylıkken memeden kesilmelidir. Tay­lar memeden kesildikten sonra tayları kondisyonlu, besi­li ve sağlıklı tutabilmek için bol miktarda proteinli, vitaminli, mineralli ve bilhassa; kalsiyum ve fosfor yö­nünden zengin yemlerle taylar beslenmelidir. Yine tay­lar yazın yeşil çayır ve yonca ile beslenmeye gayret edilmeli ve bilhassa zayıf olmayan olgun çayır ve yonca otu büyümeyi ve kemik teşekkülatını kuvvetlendirir. Kışın


taylar için kuru yonca, ve çayır otu çok önemlidir. Hiç değilse günde en az bir öğün muhakkak verilmelidir. Eğer bu ottan fazla yoksa bu takdirde taya kurutulmuş mısır ve sorgum sapı veya mısır ve sorgum silajı verilebilir. Genellikle taylara kaba yem olarak yonca veriliyorsa, bu taktirde taya kesif yem olarak en uygun yem yulaf olup, yulaf kesif yem olarak bol proteinli özelliği ile tek başına yeterlidir. Yulaf, az olduğu takdirde ve daha iyi netice alınmak istendiği takdirde aşağıdaki yem rasyonları kullanılır.
1.Formül
Yulaf                               1 kısım
Mısır veya
Arpa                                 1 kısım
2.Formül
Yulaf                               3-4 kısım
Kepek             1 kısım
3.Formül     
Mısır                               3 kısım
Kepek                             1 kısım
4.Formül
Mısır                               2 kısım

I
Yulaf                               2 kısım
Kepek                               1 kısım
Eğer yonca yoksa ve yerine kaba yem olarak çayır otu veya düşük proteinli kaba yem, taya verilirse bu takdirde bol proteinli karma yem kullanılmalıdır.
1.Formül
Yulaf                          3 kısım
Mısır                          3 kısıra
Kepek   ,                      3 kısım
Keten küspesi               1 kısım



2.Formül
Mısır                                3 kısun
Kepek                                3 kısım
Keten küspesi       1 kısım
Keten küspesi yerine yer fıstığı küspesi, soya fasulyesi küspesi,...vb. verilebilir.
      2- Tayların iyi eğitilmesi ve idmanı :
      Tayların eğitimi geciktirilmemelidir, ve zamanın­da yapılmalıdır. Eğer tayın eğitimi geciktirilir ve bü­yüyüp at olduğu zaman eğitiminin yapılmasına çalışılır ise eğitim çok zorlaşır. Bu nedenle tayın eğitimi tayın eğitilemeyecek kadar büyümesine fırsat vermeden zamanın­da yapılmalıdır. Hatta tayın eğitimine tay doğar doğmaz başlanmalıdır. Erken eğitimle tayların hem eğitime ve insanlara kolay alışması sağlanır. Ve hem de tayın başarılı bir yarış atı olabilmesi için ilk adım atılır. İlk olarak tayın eğitimine tayın insanlara alıştırılması ile başlanır. Çeşitli yöntemler ile taylar insanlara alıştırılır. Meselâ taya şeker verilir ve taya sevgi gösteri­lir. Bu şekilde tayın insana alıştırılması öyle bir dü­zeye çıkartılmalıdır ki, adeta taylar insanlara tutkun ve aşık olmalıdır. Bu durum sağlandıktan sonra tayların eği­timi çok kolaylaşır. Genel olarak tay eğitiminde, taylar eğitilirken hem sevgi gösterilir, hem de aşırı hareket­lerine müsaade edilmeyerek ve şımartılmayarak disiplinli olmaları sağlanır. Daha sonra tayların küçüklükten itiba­ren dikkatli olmasının,emirlere itaat etmesinin, ahırda düzgün durmasının ve ahır şartlarına uymasının eğitimleri yapılır. Küçükten eğitilen tay büyüdüğünde kuzu gibi olur ve hem yarış hayatı esnasında hiç bir problem çıkarmaz ve dolayısı ile atın bakımı ekonomik ve daha kolay olur. Hem de at sakin olduğu ve emirlere itaat ettiği, için ba­şarılı bir yarış atı olur. Ve kabiliyeti ölçüsünde bütün yarış gücünü ortaya koyar. Taylara memeden kesilinceye

kadar verilen eğitimler yukarıda izah edildiği şekilde;
1-   Tayın eğitiminin geciktirilmeden hemen başlanılması.
2-   Tayın insana alıştırılması.
3-   Tayın disiplinli olmasının sağlanması.
4-   Tayın emirlere itaat etmesinin başlatılması.
5-   Tayın ahırda düzgün durmasının ve ahır şartla­rına uymasının sağlanması.
6-   Annesi ve diğer taylı kısraklar arasında iyi bir oyun ve hareket ortamının sağlanması ve aynı zaman­da emniyetli bir ortam içinde tayın yaşamasının sağlan­ması.
Taylar memeden kesildikten sonra erkek taylar ayrı bir padokta dişi taylar ise ayrı bir padokta muhafaza edilmelidir. Taylar memeden kesildikten sonra şu hususla­ra dikkatedilir;
1-     Tayların akranları ile geniş padoklar içinde serbestçe hareket etmeleri ve serbestçe koşup akranları ile oyun oynamaya teşvik edilmesi.
2-     Tayların tay topluluğu içindeki durumlarının devamlı gözetilerek akranları içindeki dengesizlikleri veya tayların akranları arasındaki ezilmelerinin önlenmesi, gerekiyorsa geç doğumlu zayıf kalmış tayların ayrılarak ayrı bir gurubun teşkil edilmesi.
3-    Tayların bireysel eğitimine önem vererek tayın altı aylıktan itibaren sürekli Lonj yaptırılarak tayın eğitimine devam edilmesi. Tayların eğitiminde Lonj yaptırmanın çok büyük önemi vardır. Lonj yaptırmakla;

a)         Tay ile insan arasında yakından diyalog kurulması sağlanır.
b)      Tay'a itaat etmesi daha iyi öğretilir ve böylece taya eğitim verilmesi sağlanır.




c)       Taya yürüyüş  şekilleri öğretilir, bilhassa galopları geliştirilir.    
d)      Tay'a usulüne göre jimnastik yaptırılarak ta­yın atletik olması sağlanır.   (Mesela taya küçük manialar atlatılması,vb.gibi)
4- Kulvar çalışmalarının yapılması (kulvar: yan ta­rafları bariyerler ile kaplı yaklaşık 30 metre çaplı dai­re veya elips  şeklindeki pisttir.)
Kulvar çalışmaları ile;
a)       Tayın daha  serbest olması ve daha atletik  ol­ması sağlanır.
b)         Tayın  sözlü komutlara itaat etmesi  gibi yüksek derecede  eğitim kazanması sağlanır.   (Bu tarzda çalışma ile  taya yaklaşık  50  adet kelimelik komut öğretilebilir. Dur, çekil, gel, git, atla, tırıs, galop, v.b.gibi)   Hatta bazı uzmanlarca  atlara 200  kelimeye kadar  komut öğreti­lebileceği  ifade  edilmektedir.  Eski Türkler atları  ile adeta konuşurlardı.   Hücum, gel,koştur,geri,göğüsle  gibi komutlar ile  atlarını  kumanda ederler ve  atlarına  savaş­mayı  öğretirlerdi.   Atları  da sahipleri ile birlikte   cansiperane  savaşırlardı.   Türklerin ata hakim, olma,   atı  ku­manda etmelerindeki  ince nokta Türkler'in  atlarını bir hayvan olarak değil de bir dost bir yoldaş olarak görme­lerinden ileri  geliyordu.
Aslında milli bir tay komut ve eğitim lügatinin teşkil edilmesi Türkiye  çapında at eğitiminde standardlaşmayı getireceğinden,yarışlardaki başarılar daha da ar­tacaktır. Velhasıl tay ve at eğitimi kolay değildir.  At­tan  gerekli verimin alınabilmesi ve atın başarılı bir yarış atı olabilmesi  için atla sürekli ilgilenip  çok ça­lışmak gerekir.   Bu nedenle atçılık çok zor mesleklerden biridir. .



Taya yaptırılan Lonj ve kulvar çalışmaları ile tayların ilk idmanlarına başlanmış olunur. Tay idmanlarında şu hususlara önem vermek gerekir;
1-      Yarış atlarında kalp ve ciğer kapasiteleri çok önemli olduğundan ve bu özelliklerde daha çok tay iken geliştirildiğinden taylarda erobik çalışmalar çok önemlidir. Bu nedenle taylarda, tayları aşırı yormadan dinlendire, dinlendire tayın kapasitesine göre yapılan uzun ve hafif kenterler tay idmanında önem kazanır.
2-    Taya yeteri kadar tırıs yaptırılarak, tayın ayak bacak ve bileklerinin gelişmesi sağlanır.
3-      Tayın atletik ve süratli olmasının sağlanması için taylara jimnastik (küçük atlamalar) ve hafif sürat idmanlarının yapılması sağlanır.
4-    Taylara katiyetle ağır idmanlar ve dayanıklı­lık idmanları yaptırılmaz. Bu tarz idmanlar, ancak tayla yarış koşmaya başladıktan sonra yaptırılır.
          3- Tayların Sevgi ve Güven Ortamı içinde, Sitrese maruz bırakılmadan huzurlu olarak yetiştirilmesi :
Tayların gelişmesinde en az gıda ve idman kadar önemli bir husus vardır ki bu da "sevgidir." Sevgisiz ve güvensiz ortamda bulunan taylar, ne kadar iyi bakarsanız bakın, ne kadar iyi idman ederseniz edin kesinlikle gelişemez. Bu nedenle taylara yeteri kadar sevgi gösteril­meli ve psikolojik yapılarına dikkat etmek gerekir. Bu konu ile ilgili olarak şu hususlara dikkat edilir :
1-       Tay'lara anneleri, ile birlikte huzurlu bir ortam sağlanması,
2-       Tay'lara kısrak ve tay topluluğu içinde uyumlu emniyetli, ve rahat hareket imkanının sağlanması,
3-       Tay ve annesine geniş ve yeteri kadar hareket imkanının sağlandığı bir ortamın sağlanması,



4- Taylara insanlar (bakıcılar) tarafından bol
 sevgi gösterilmesi ve tayların insanları, adeta anneleri
kadar sevmesinin sağlanması,
5-    Tayları memeden keserken çok dikkat edilmesi ve tay'ların sitreslerinin (gerginliklerinin) giderilme­si,
6-    Tay'ların memeden kesilmesinden sonra taylara daha çok sevgi ve ihtimamın gösterilmesi ve bakıcıların tayın ebeveyninin yerini alması,
7-   Memeden kesildikten sonraki yapılan eğitim ve idmanlarda tayı zorlamadan, sevgiye ön plânda yer verilmesi,
hususlarına dikkat edilmelidir.
Tay yetiştirilmesinde en önemli hususlardan biri de tayın memeden kesilmesi olayıdır. 1983 yılında Jokey Kulübü'nün pansiyon harasını ziyaret etmiştim. O zaman­lar hara müdürü olan Sayın Seyfettin Giray bana büyük misafirperverlik örneği göstermişti.  Sayın Seyfettin Giray' la atçılık, ile ilgili sohbet yaptık. Zaten biz atçılar bir araya geldiğimiz zaman hemen arkadaş olup, saat­lerce at hakkında konuşuruz. İki atçı Dünyanın neresin­den olursa olsun hemen anlaşır. Atçılık enternasyonal bir lisandır.Daha sonra Sayın Seyfettin Giray bana harayı te­ferruatlı olarak gezdirdi. Gittiğim tarihlerde taylar annelerinden daha yeni ayrılmış ve her biri ayrı ayrı müstakil boks'lara (Ahırlara) konulmuştu. Taylar çok üzgün ve huzursuz adeta yıkılmışlardı. Büyük bir sitres içinde oldukları her hallerinden belli idi. Sayın Seyfet­tin Giray'ın ifadesine göre bazı taylar annelerinden ay­rıldıklarında boksları içinde kendilerini yerden yere atıyorlar ve duvarlara tırmanıyorlarmış. Daha sonra aygır­ları gezdik. O tarihlerde pansiyon harada ki aygırlar şun­lardı; Kamalpour, Karoo, Ay Tudor, Kılıçarslan, Running Mill, Gap of Dunloe, Bora Bora, Afayoon, Nurcivan ve Tünkut.


Bu arada Sayın Seyfettin Giray bana Tünkut ile ilgili enteresan bir olayı göstereceğini söyledi. Ünlü aygır ve yarış atı Tünkut ile, yine Türkiye'nin yetiştirdiği ünlü aygır ve yarış atı Nurcivan o sıralarda boksları (ahırları) karşı karşıya idi sayın Seyfettin Giray gidip Nurcivan’ı sevdiği zaman Tünkut yerinde tepiniyor, kıza­rak kişniyor ve Nurcivan’ı kıskanıyordu. Bunun üzerine gelip Tünkut'u sevdiğinde Tünkut karşıllık veriyor. Sevgi ve sevinç gösterileri yapıyordu.
Ben tayların memeden kesilmesi ile ilgili bir ya­zı okumuştum. Sayın Ziya Kütev'in yazmış olduğu "Hayvancılık Temel Besicilik ve Beslenme" isimli kitabın 212.sayfasındaki "Memeden Kesme" isimli bölümde aynen şöyle bir cümle geçmektedir. "Memeden kesilen tay anasından ayrılır ve bir daha hiç bir araya getirilmez, birbirini böylece unuturlar." Ancak kitabı biraz daha irdeleyince bu cüm­lenin iş atları için geçerli olabileceği kanısına vardım. Benim kanaatıma göre bahse konu cümlede'ki fikri yarış atları için uygulamak iyi netice vermez. Şöyle ki; Kıs­raklar taylarını doğurduktan ve kendilerini toparladıktan sonra işe gönderilmektedir. Kısraklar kuşluk ve ikindi vakti ahıra getirilerek yavruları emzirilmektedir. Bu ne­denle hem toplu halde kalan bu taylar ve hem de doğumdan itibaren bu duruma alışan bu taylar aniden memeden kesil­me anında hiç bir zaman zarar görmemekte ve duruma kolay­ca alışmaktadırlar. Yalnız burda dikkat edilecek husus şudur : Kısrağın sütü henüz kesilmediği, için kısrağın yeminin biraz kısılması ve sütün kesilmesi sağlanır. Şa­yet bu önleme rağmen kısrağın sütü kesilmiyor ise, kıs­rağın sütü süt kesilene kadar bir kaç gün sağılarak kıs­rak rahatlatılır. Yarış atlarında ise bu durum böyle de­ğildir. Çünkü safkan kısraklar sadece yetiştiricilik için yetiştirilir ve iş yaptırılmazlar. Bu nedenle anne ile tay sürekli yan yanadır. İşte bu nedenle bu tayı aniden annesinden ayıracak olursanız, tay şoka girebilir. Ve

ani biyo-elektrik şok ile tayın beyin hücreleri tahrip olabilir.  Ve tayda telafisi mümkün olmayan hasarlar ve sinirlilik halleri olabilir.  Ve tay gerekli performansı göstermiyebilir. Bu nedenle  tayı memeden ayırmadan önce bakıcıların tayı kendilerine alıştırarak bağlamaları ve annesine  olan ilgilerini  azaltmaları veya taylar  annele­rinden ayrıldığında toplu olarak bir  arada bulunmaları sağlanmalı,   veya bokslara tek,   tek konulacaksa karşılıklı bokslara konularak birbirlerini görmeleri  sağlanmalı veya başka yöntemler denenmelidir.



Şunu unutmamak gerekirki bir tayın orjini ne kadar  iyi olursa  olsun şayet bilimsel kurallara göre tayın bakımı,   idmanı ve eğitimi iyi yapılmazsa ve yine bu yolda çok  çalışılmazsa hiçbir  zaman şampiyon  tay yaratılamaz.
Share:

14 Aralık 2015 Pazartesi

NAL ÇAKIMI

                                               NAL ÇAKMA

Binicilik sporunda kullanılan atın uygun olarak nal çakımı önemlidir. Aksatılan veya kötü düzeltilmiş bir tırnak, atın ağırlığının kaslar üzerinde, doğal olmayan bir yük dağılımına neden olur. Tendonlardaki gerilim derecesini etkiler ve eklemlerde hasara nedenolabilir. Doğuştan kötü tırnak ve salınımı olan atların bu kusurları çok erken yaşlardan başlayarak iyi bir düzeltmeyle giderilebilir.
Bir atlama atının nasıl nallanması gerektiği düşüncesi değişik ülkelerin at yapılarına, iklim koşullarına ve geleneklerine göre değişir. Bazı ülke nalbantları atın topuk kısımlarını, nallı bile olsa, maya hemen hemen yere değecek kadar yontarlar. Böyle bir çakım özellikle serrt veya kayalık zeminde yaralanmaya neden olur. Avrupa kıtasında topuk olabildiğince yüksek bırakılır ve bukağılık kemiğiyle kesintisiz bir açı oluşturması gereken ayak açısı değişmeksizin, genellikle tırnağın ucundan daha fazla alınır. Genelde yüksek topuk, darbe giderici olarak hareket ettiğinden, çok önemli kabul edilir. Ancak, atın ayağı atlama için yaratılmamış olmasına karşın, tırnaklı hayvanlara bir yay ve sönümleme veren tırnak, şeklinden dolayı doğal atlama yeteneğine sahiptir. At adeta ve sür’atli yürüyüşünde doğal olarak önce ucunu yere koyar.
Bunun yanında, uzun sür’atli ve dörtnalda önce tabanın yere gelmesi, tırnağın yapısına zarar verebilir.Genelde tırnağın topuğu büyük basınç altında kalır. Bunun uzun süre nallanmayan bir atın nallarının tırnağa gömülmesinden anlayabiliriz. Topuktaki basıncın en fazla olduğu durum, atlamadan sonra yere düşüşte, uzun veya çok açık sür’atli ve dörtnal nyapıldığı zamanlardır. Bu nedenle, özellikle atlama atlarının topuklarının olabildiğince yüksek bırakılması daha mantıklı olur. Atlamadan sonra yere inişte, bütün ağırlık kısa bir süre için yanlız tek ön ayak tırnağı üzerine düştüğü ve bu ayak tırnağının topuğu darbeyi sönümlediği görülmektedir. Genelde bukağılık kemiği yere değer ve yaklaşık 90’derecelik bir açı oluşturur. Bu nedenle eğer topuk çok alçak yontulursa tendonlardaki ve tırnağın iç yapısındaki gerilim daha sert olur.
Avrupa atlama atlarının nalları ökçe ezilmesi, taban ezilmesi ve çatlaklara neden olan kasnak alt kenarı basıncı önleyecek şekilde, çok daha geniş kollu yapılırlar. Daha geniş kollu nalların sert zemindeki atlamada ve atın sert yolda çok çalışma yapması gerektiğinde daha fazla yararı olur. Aynı zamanda düşük ökçe bozuk tırnak uçlarına karşı, özellikle nemli veya çamurlu araziden dolayı cansız kısmın yumuşaması sırasında, geniş kollu nallar büyük ölçüde yarar sağlar.
Birçok uluslararası atlama atı sıcak yöntemle nallanır. Sıcak nallama yapıldığında nal tırnağa uydurulur. Yoksa soğuk nallamadaki gibi tırnak nala uydurulmaz. Soğuk nallama yapılırken düz bir yüzey elde etmek çok zordur. Bu nedenle nal ve tırnağın birleşme yerleri yuvarlak olur.
ATLARDA TIRNAK BAKIMI
Nallı atlarda tırnak daha fazla bakımı gerektirir. Nal atın yere normal basma durumunu yükselttiği gibi tırnak yapısı içinde zararlıdır. Böylece kan dolaşımını yavaşlatır ve sonuçta tırnak fazla uzamaz.
Nalın bu zararına karşın sert zeminde yaptıkları iş dolayısıyla atlar nallanmak zorundadır. At çalışmadığı zaman ahırdaki hareketsizlik ve zemin pisliği tırnak üzerinde kötü etki yapar. Tırnak bakımının amacı bu zararlı etkileri azaltmak olmalıdır. Bu amaca ulaşmak için de her gün çalışmadan önce ve sonra gözden geçirilerek nalın sağlamlığı, çivi ve yaprak durumunda bir değişiklik olup olmadığı denetlenir. Nal oynamışsa sıkıştırılır, açılmış kollara topuk çalmaya neden olur ve düzeltilmelidir.
Bir nallama süresi 1-1.5 aydır. Bu süre içinde atın nalları sağlam bile olsa sökülerek uzayan tırnak kesilir. Eski nal düzeltilerek çakılırsa ‘KAYAR’ denir. Bu süre aşılırsa nal tırnağa kısa geldiğinde kol uçları ökçeleri ezer ve ‘Ökçe eziği’ olur. Yeterli ölçüde uzayan tırnaklardaysa nallama süresi 1.5-2 aydır.
Tecrübeli, eğitimli ve bilimsel çalışan usta nalbantlar tercih edilmelidir.
Share:

12 Aralık 2015 Cumartesi

RESİMLER










Share:

AT TARİHÇESİ

Atın Genel Tanımı

Atın Genel Tanımı

Atın tarihçesi
At yaklaşık 55 milyon yıl önce ortaya çıktığından beri birçok evrimsel değişim geçirmiştir. Bütün evcil atlar “Equus Caballus” denilen bir hayvan cinsinin üyeleridir. Farklı at benzeri türler, bir zamanlar orta Asya da gezinen vahşi atlardan doğmuştur ki bu atların günümüzde hayatta kalmayı başaran tek örneği Przewalski de denilen Mongolion vahşi atlarıdır. Bu atların soyunun tükendiği sanılıyordu ; ancak Colonel Nikolai Przewalski adlı bir Rus kaşif tarafından 1881’de Gobi çölünde bu atların yaşadığı keşfedilmiştir. Günümüzde bu hayvanlar , iyi düzenlenmiş doğa parklarında bulunmaktadır. Bu atların artık yabani olarak yaşamadıkları düşünülmektedir. Przewalskide, evcil at kromozomlarından 2 kromozom eksik olarak bulunmaktadır ve ayrı bir at ırkıdır. Günümüzde yaşayan 5 tane daha At familyasına dahil bulunan cins vardır. Düzlük Zebrası , Dağ Zebrası , Grevy Zebrası , Afrika Eşeği ve Asya Vahşi Eşeği. Bazı türlerin çok kısa bir zaman önce soyu tükenmiştir. Güney Afrika da yaşayan Zebra benzeri bir hayvan olan “Guagga” 1870’lerde avcılar tarafından yok edilmiştir. Bu 6 tür de birbirleriyle çiftleşebilir. Ancak her türün hücrelerinde farklı sayıda kromozom olduğu için bazı çiftleşmeler sonucu doğan yavrular kısırdır. (örnek olarak erkek eşekle , kısrağın çiftleşmesiyle oluşan katırı verebiliriz.) Her nasılsa Przewalski atları ile evcil atların birleşmesiyle oluşan yavrular doğurgandır. Przewalski atı veya Mongolian atı; MÖ. 3000 civarında Rus bozkırlarında evcilleştirilen ilk atlardır. İlk Equus , yaklaşık 60 milyon yıllık evrimden sonra , günümüzdeki atların atası haline gelmiştir.
ATIN ATALARI NELERDİR ?
Atın evrimi detaylı olarak araştırılmıştır ve çoğu hayvan türünün tarihinden farklı olarak atın atalarının kemiklerinin fosilleri bütün olarak bulunmuştur. Atın ataları olduğu düşünülen ilk Mamut’lar, Candylarthadır. Bu ilkel yaratıklar, ilk olarak 75 milyon yıl önce ortaya çıkmışlardır ve toynaklı hayvanların öncüleridir. Omuzdan yaklaşık 14 inch (36 cm) yükseklikte, yaklaşık bir tilki boyundaydılar ve her bacakta 5 ayak parmağı vardı. Kuzey yarıkürede, bataklıklarda büyüyen küçük çalıların sulu yapraklarıyla besleniyorlardı.
AT NASIL EVRİM GEÇİRDİ ? : Evrimleşme Süreci; çevresine en çok uyum sağlayarak yaşamayı başaran hayvanları içerir. Kuzey yarımkürenin iklimi değiştikçe, bataklıklar kurudu ve toprak sertleşti. Beş parmak üzerinde bataklıklarda bir avantajken daha kurumuş otlaklarda ( savanalarda ) dezavantaj haline geldi. Milyonlarca yıl boyunca parmak sayısında derece ile azalma oldu ve bu azalma yaklaşık 10 milyon yıl önce ortaya çıkan “Pleohippus” a kadar devam etti. Pleohippus atın ilk tek parmaklı atasıdır. Vücudunda ve vücut ebatlarında da sabit bir artış görüldü. İlk atalarının küçük, yumuşak, kısa – kaplamalı dişleri bataklık bitkilerine göre uyum sağlamıştı. Ancak bu dişler, savanalarda yetişen sert ve sindirimi zor bitkiler için yetersiz kalmıştı. Böylece milyonlarca yıl boyunca, diş kaplamalarında belirgin bir uzama ve öğütücü yüzeylerinde gelişme meydana geldi. Kafatası da dişlerdeki büyümeyle orantılı olarak genişledi. Eohippus; Yabani tavşan boyutlarındaki bu 4 parmaklı hayvan atgillerin ilk atalarından bir diğeridir. 50 milyon yıl önce bataklıklarda yaşadı. Asya da atlar ve diğer atgiller buz çağında oluşan At’lar Eşek’ler ve Zebra’lar daha güneye Orta-Doğu ve Afrika’ya doğru itildi. Yüzyıllar boyunca atlar, vahşi atların farklı ırkları olarak gelişti. Bozkır atı orta Asya’da oluştu ve bugünkü birçok cinsin ilk babası oldu. Yayla atı Batı Avrupa ve Ukrayna’da gezindi ve bundan Tarpan ( bugünkü sıcak kanlı atların atası) gelişti. Kuzey Avrupa’da 2 cins at yaşadı; Orman atı, ağır atların soğuk kanlı cinslerinin öncüsü ve daha küçük olan Tundra Vahşi Atı, günümüz pony cinslerinin atası. Bilinmeyen bir nedenle (muhtemelen öldürücü bir salgın hastalığa bağlı olarak) Amerika da tüm atgiller yaklaşık 8000 yıl önce yok oldu.
ATLAR İLK NE ZAMAN EVCİLLEŞTİRİLDİ ? :
Tarih öncesi insanlar ilkel vahşi atları; etleri, barınak ve giysi yapmak amacıyla da postları için avladılar. İnsan ve At arasındaki ilk ilişkinin Orta Asya’da oluştuğu sanılıyor. Atların tam olarak evcilleştirildiği ilk dönem bir varsayımın sonucudur.
Bozkırların güçlü oymak beyleri, tayları yakalayıp beslediler, yolculuklarında onları da yanlarına aldılar ve sonunda onları yetiştirdiler. Bu sayede bu insanlar süt, et, barınak ve ulaşımı sağladılar. Binek Atlarının ilk belgeli kanıtı; Çin de yaklaşık MÖ. 4000 yılında kuzey sınırlardan gelen atlı savaşçıların tarifiyle bulunmuştur. Bu bozkır binicileri giderek daha da gezginci oldular. Atları yiyecek bulmak veya savaş amaçlı göçlerde kullandılar. Ayrıca ilk tekerleğin üretildiği yer de bozkırlardı. Yüklerin düzlükler arasında daha hızlı taşınmasını sağlayan buluşlar yapıldı. İki tekerlekli at arabasının gelişimi savaş düzeninde devrim yarattı ve tarihin akışı değişti. Batı Avrupa da insanlar, Atları kullanmanın avantajlarını fark etmekte daha yavaştılar. Taş Devri İnsanları, yüzlerce at sürüsünü uçuruma doğru sürerek avlıyorlardı. Güney Fransa da bu uygulamanın sonucu olarak büyük kemik yığınları bulundu. MS. 8 -10 yüzyıllarda Hıristiyanlığın kuzey Avrupa’ya yayılmasıyla At eti yenmesi tamamen ortadan kalktı. Papa tarafından bu yasaklanmıştı.
GÜNÜMÜZÜN AT CİNSLERİ NEREDEN GELMİŞTİR? : En büyük ağır atlardan, en küçük hafif atlara kadar tüm at cinsleri ilkel Asya vahşi atından gelişmiştir. Bu atlar şekil ve büyüklük bakımından przewalski atına benziyordu ve Buz çağından Demir çağına kadar çok az değişim göstererek yayılmıştı. Diğer at türleri güneye itilmişlerdi ve insan etkisiyle evcilleştirilip değişik amaçlara uygun olarak üretilmişlerdi. Daha büyük cinsler savaşlarda arabaları çekmek için gerekliydi. Böylece bu atlar, boyutlarında büyümeyi sağlayacak şekilde üretildiler. Orta doğunu ve Kuzey Afrika’nın sert koşullarında güç ve dayanıklılık gerekliydi. Bu özellik bedevilerin ve Arap atlarının gelişiminde önemli bir rol oynadı. Bedeviler ( çölde yaşayan göçerler ) ; Arap atı cinsinin gelişiminde ve ilerlemesinde önemli yer aldılar. En hızlı ve dayanıklı kısrakları ellerinde tutmaya dikkat ettiler ve en iyi görünüşlü aygırlarla çiftleştirmek için bu kısrakları kullandılar.
Daha büyük atlar, ortaçağda ulaşımda ve özellikle ağır zırhlı şövalyeleri taşımada gerekliydi. Koşum takımlarının ilk 11. yüzyılda kullanılmasına ve takımların atların arabaları daha etkili çekmesini sağlamasına rağmen, atlar endüstri devrimine kadar tarımda kullanılmadı. Koşum takımlarındaki ilerleme ve çiftlik makineleri çekiş gücü için bir talep doğurdu. Bunu ancak ağır atlar sağlayabilirdi. Son 200 yıl boyunca soğuk – kanlı atlar, ağır cinsleri geliştirdi.
At Nedir?
Dörtnal ve süratli yaparlar, kişnerler, hayal gücümüzü ve kalplerimizi ele geçirirler. Gerçekten de atların insanlık tarihini değiştirecek pek çok şeyi diğer evcil hayvanlara göre daha fazla yaptıkları söylenir. Bir zamanlar kaşifleri yeni bölgelere ve orduları büyük fetihlere taşımışlardır.
Şöhretli günleri geçmişte kalsa da, bu tek tırnaklı yaratıklar bizi büyülemeye devam ediyor; öyle ki doğası gereği atlar kışkırtıcı ayrıntılarıyla kendilerini ispat ediyorlar. Çocukların, kendi boylarının on katı olan aygırların üzerine binerek hızla yarış yaptıkları, Mongol ya bozkırlarından, tekerlekli sandalyeye mahkum insanların eyer üzerinde yeni bir özgürlük yakaladıkları yine atlardır. Atlara fısıldayanların sanatlarına göz attığımızda, usta binicilerin yumuşak dokunuşlarıyla, vahşi şahlanan bir atı heybetli bir gösteri sanatçısı olarak görürüz.
Günümüzde bildiğimiz at , “ equus coballus” diye bilinen oldukça farklı bir atadan evrimleşerek gelişmiştir. 50 milyon yıldan uzun bir süre önce küçük, Tilki boyutlarında, meyve ve yapraklarla beslenen bir hayvan kuzey Amerika ormanlarına gitti. Vücudunun kavisli arka tarafı omuzdan sadece yaklaşık bir ayak yüksekliğindeydi. Uzun kuyruğu ile küçük, uzun burunlu başı, köpek benzeri bir hayvan görünümü veriyordu. Yumuşak ayakları; her ayak parmağının ucundaki tırnak yerine gelişmiş tek tırnak dışında bir köpeğinkine benziyordu.
İlginçtir ki, modern atlarda bir ayak parmağı tek tırnak haline gelmiş ve diğeri bacağın üst kısmında tümsek izi olarak kalmıştır. Bir asır önce fosil avcıları, bu yaratığın kemiklerini ilk keşfettiklerinde ona atın ilk görünüşü anlamına gelen “eohippus” adını verdiler ve onun günümüzdeki ata öncülük eden evrimsel bir zincirin ilk halkası olduğuna inandılar. Gerçekten de birçok müze ve kitap, atların yavaş yavaş daha büyük hale geldiğini, çok tırnaklılardan modern tırnaklılığa doğru olan değişimini ve sert çayır otlarını öğütebilecek uzun dişleri kazanmasını gösteren sergi ve resimler sunarlar.
Bugünlerde, araştırmacılarda atın evriminin daha detaylı bilgi ve resimleri mevcuttur ve ilk At’a daha az renkli bir isim vermişlerdir. Bugünün atlarının, o daha küçük atalarından geliştiği konusuna katılmakla beraber , gelişim yolunun daha farklı olduğunu düşünüyorlar. Diğer yandan, Paleontolojist’ler atlarının atalarının boyutlarının değiştiğini gösteren fosiller açığa çıkarmışlardır. Yaklaşık bir milyon yıl önce, dünyanın etrafında düzlüklerde, geniş sürüler halinde dolaşan pony boyutlu hayvanlar mevcuttu.
Muhtemelen bugünün vahşi atlarının davranışlarına benzer hareketleri vardı. Akıcı kuyruklarını sineklik ve işaret bayrağı olarak kullanıyorlar, havayı düşmanlarını veya yiyecek sezmek için kokluyorlardı. 10 000 yıldan daha kısa bir süre önce, bu at benzeri türlerin çoğunun nesli Mamut gibi diğer hayvanlarla birlikte tükenmiştir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, iklim koşulları ya da avlanma olabileceği düşünülmektedir. Tek kurtulanlar Asya’daki atlar (Przewalski atları) ile birkaç çeşit zebra olmuştur. Kuzey Amerika da ise bu atlar tamamen silinmiştir.
1500’lü yıllarda İspanyol kaşiflerince Amerika’ya getirilmiş olan atların başıboş dolaşmaları fırsatı sağlanmış ve zaman içerisinde geniş sürüler üretilmiştir. Bugün bile on binlerce vahşi at Batı Amerika da dolaşmaktadır. Sürülerin kendi yerlerini yok etmelerini engellemek için Amerikan hükümeti her yıl yüzlercesini alıkoyar. Bazı at sahiplerine göre vahşi doğmuş bir ata binme şansını yakalamak bir hayalin gerçekleşmesidir.
Atın en saygı duyulan ve büyüleyici hayvan dostlarımızdan biri olması, çok eski bir ilişkinin devamıdır.
Atın Doğal Yaşamı
ATLARIN DOĞAL YAŞAMI NASILDIR ?
Atlar; büyük sürü içerisinde küçük gruplar halinde yaşarlar. Bu küçük sürü 1 Aygır, 5’e yakın kısrak ve bunların taylarından oluşur. Geniş arazilerde yaşar, besin arar bulur tehlike sezer ve bundan uzaklaşan içgüdüsel olarak “Av” konumu hayvanlardır. (Aslan, Kaplan, Puma, Kurt, vs. “AVCI” ; Geyik, ceylan, zebra vs. “AV” )
Taylar, doğumdan itibaren bir saat içinde ayağa kalkarlar. Bunun sebebi, hayatta kalabilmelerinin hareket edebilmelerine bağlı olmasıdır.
Atlar çoğunlukla ayakta uyurlar. Sürüden biri uyanık olur etrafı gözetler. Yetişkin atların sürüden ayrılmamalarına karşı, genç atlar zaman zaman sürüden uzaklaşabilir. Kısraklar ve taylar başka aygırların sürülerine katılabilir. Aygır olan Taylar kendi kısraklarını bulurlar. Kendi kısraklarını bulmadan önce başka aygır taylarla küçük gruplar oluştururlar.
Küçük sürüler, birbirleriyle belli bir mesafeyi korurlar ancak bazı durumlarda örneğin suya giderken diğer sürülerle birleşirler.
Güvenli bir yer bulduklarında, sürü içinde sosyal yakınlaşmalar oluşur. Kendi cins’lerinden olan diğer atlarla birlikte olmaktan hoşlanırlar ve oyun oynayarak zaman geçirirler. Bu oyunlar aynı zamanda genç atların becerilerini geliştirmelerinde ve yaşamı tanımalarında eğitim rolü görür.
Sürü liderliği konusunda araştırmacılar arasında değişik görüşler vardır. Bazı bilimciler sadece Aygırların liderliğine değinmekte, diğer görüşte Anne olan Kısrakların dominant olduğu yolundadır.
Bir grup evcil at incelendiğinde, çoğunlukla atların işbirliği içinde olduğu ve bundan sürünün her ferdinin yararlandığı gözlemlenmiştir.
ATIN DOĞAL HALİ
Atın doğal hali nedir? Vahşi bir At mı, padokta otlayan sakin bir At mı,yada her ikisi mi.
Atlar evcilleştirileli binlerce yıl geçmiştir. Onların geçmişini bilmemiz, atları severken ve eğitirken davranışlarını anlamamıza yardımcı olacaktır. Atımızı ne kadar iyi eğitirsek eğitelim, onun içinde vahşi ve özgür bir ruh olduğunu unutmamalıyız.
Günümüzde atları değişik ortamlarda barındırırız. Örneğin; Çiftlik, Hara, Binicilik klüpleri gibi. Geniş arazilerde yetiştirilenler şanslıdır.. Ancak 24 saatin 23 saatini 3,5metrelik duvarlarla çevrili bir alanda geçirip, 1 saatlik biniş süresi dışarı çıkan atlarda şanssızdır. İnsanların bakış açısından; onlara yem, su, çeşitli besinler ile barınak verilmekte ve bakımları iyi yapılmaktadır. Tabi ki atında buna minnettar olması gerekir. Halbuki atın bakış açısından ise durum hayli farklıdır. Onlar doğadan alınıp bu yaşam şekline getirilmiş, özgür hareketleri kısıtlanmış, yaşam koşullarını insana teslim etmiştir. İnsanların isteklerine uyum sağlayarak karşılık vermişlerdir…
Bütün bunları göz önüne alarak atların davranışlarını ona göre değerlendirmeliyiz. Nasıl ki yalnız yaşayan insanların bazıları topluma uyum sağlar, bazıları ise aksi ve uyumsuz davranış sergilerse, atlar da aynı tabloyu sergileyebilirler.
Atlar ; güvenli, tutarlı ve sessiz yaklaşımdan hoşlanırlar. Atın yanında gürültü ve agresif davranışın yeri yoktur. Atınıza yaklaşırken ve ona dokunurken bunları düşünün..
Atınıza ciddi anlamda eğitim verirken bunların hatırdan çıkarılmaması gerekir. İyi bir eğitim için başarıya giden yol “At gibi düşünme” yi öğrenmektedir….

Özellikleri

Tek tırnaklılar takımının, Atgiller familyasından bir memelidir. Erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna ta y, yumurtaları çıkarılmış olana iğdiş denir. Küçük başlı ve kısa kulaklıdır. Yelesi ve kuyruk ucu uzun kıllıdır. Ömrü 20 ila 30 sene civarındadır. Arapça da binek ve yük hayvanı olan ata; dabbe, matiyye, Farsçada semend, tusen denir. Firdevsinin Şehname efsanelerinde adı geçen çil ata da rahş denir. Hepsi otla beslenir. Geviş getirmezler. Memeleri kasık bölgesinde arka ayaklarına yakındır. Üçüncü parmakları geniş bir tırnakla çevrilmiş olup tırnak adını alır. Bunun üzerine basarak yürürler.
İnsanlara hizmet eden hayvanların en kabiliyetlilerindendir. İnsanların, harp meydanlarında, izinsiz gösteri kontrolünde, yük taşımada, yarış, cirit, çit atlama ve av sporlarında yardımcısıdır. Silah gürültüsüne ve bando sesine rahatlıkla alışır. Atlar aynı zamanda dizlerini kilitleyebilir. At, cesur ve atılgan olduğu gibi sahibine son derece itaatkardır. Sahibi dilerse dolu dizgin, dörtnala koşar, isterse adeta yürür, isterse durur. Her durumda sahibini memnun etmeye dikkat eder. Yorgunluğa bakmaksızın kendini çatlatmak pahasına da olsa olanca gayret ve kuvvetini itaat uğruna sarf eder.
Share:

AT BAKIMI VE BESLENMESİ



Atın Beslenmesi

Atın Beslenmesi

ATLARIN BESLENMESİ VE GIDALAR
Amaç bir atın ne kadar ve ne yiyeceğini gösteren bir beslenme taslağı vermek değildir.çünkü her at kurala dayanılmadan beslenmelidir. Herhangi bir kuşkuya düşülürse veterinerden öneriler alınmalıdır.Gerek yemin niteliği ve gerekse ölçüsü tamamen atın sindirim sistemine,günlük çalışmasına,yaşına,yapısına ve huyuna bağlıdır.Yanlış beslenme atın sağlığını normal olarak etkiler ve bu eğitimi bu nedenle geri gider.Fiziksel kondisyonu,kasları,soluk alıp vermesi,huyu ve görünüşü beslenmeden etkilenir.Bu nedenle bir beslenme taslağı hazırlanırken göz önüne alınması gerekli bazı kurallar vardır.
Atın iştahını korumak için çok çalıştırmak doğru değildir ve yem monoton olmalıdır.Küçük parçalara bölünmeli ve çok duyarlı olan mideyi az yüklemek için günde normal dört kez verilmelidir.At her yemden sonra sindirimin iyi olması için en az iki saat dinlendirilmelidir. Bunun aksatılması sancıya neden olabilir.

ATLARIN TEMEL BESİNLERİ

1. SU
2. OT
3. KURU YEM
1. SU: Bir atın yaklaşık % 70 i sudur. su beden ıssını ayarlar. hazım ve dıdanın emilmesinde önemli rol oynar. Atların su gereksinimi mevsime, çalışıp çalışmamasına , atın fiziki yapısına, alınan gıdaya göre değişir. Orta irilikteki bir spor atı günde 40 lt. su içebilir. Otamatik suluklarla ihtiyacı kadar içebilir.
2. OT: Atı bütün gün oyalayacağından günde 3-4 kez fakat az vermek daha uygun olur. Ot araziden kesilir kesilmez verilmemelidir. Kurutulduktan sonra verilmelidir. Küflü ot tehlikelidir. Yine orta irilikte bir spor atına yaklaşık 6 kg. Ot verilmelidir.
3. KURU YEM:
a. Doğal yem
b. Yapay yem
a. Doğal yem: Arpa, yulaf, mısır, buğday. Bütün gıdaların içerisinde yulaf atlara verilen en iyi besindir. İnsan için et nasıl vazgeçilmez bir besin kaynağı ise atlar içinde yulaf öyledir. Yulaf gerekli bütün besin maddelerini en uygun karışımla bünyesinde saklar. İyi bir kas yapıcıdır. Ortalama bir spor atına 6 kg. verilebilir.
b. Yapay yem: Çok kolaylık sağlayan bir besin maddesidir. Depolanmasında sorun çıkmaz iyi ve dengeli bir beslenme sağlar. Ayrıca içerisinde tuz vitamin ve mineraller vardır. Gelişme için gerekli olan yüksek protein içerir. Spor atından istenecek performansa göre veteriner kontrolünde verilmelidir. Spor atlarının istenilen müsabaka performansında tutulabilmesi için yapılacak antreman süreleri kadar, yem rasyonunun da ihtiyaca göre belirlenmelidir.
Yukarıda verilen rakkamlar ortalama rakkamlardır. Kesin miktarlar değildir. Bunların yanında; gerekli vitamin, mineral, tuzlar veteriner kontrolünde takviye edilmelidir.
Share:

Translate

Sitemizi Nasıl buluyorsunuz ?